.

   
  web sitem
  ney(nay)
 
           BU SAYFADA ULAŞABİLECEĞİNİZ BAŞLIKLAR:

» Kısaca ney..
» Ney'in ses özellikleri..
» Ney'in çeşitleri..
» Ney nasıl çalınır..
» Ney'in tarihçesi..
» Ney nasıl üflenir..

NEY veya NAY 

(fars, ney, nay)

 

KISACA NEY: Kamıştan yapılan, yedi delikli ve çeşitli cinsleri olan Türk sanat müziği üflemeli çalgısı. Arap harfleriyle NAY şeklinde yazıldığından dilimize öyle de yer etmiştir.

NEY'İN DIŞ GÖRÜNÜŞÜNÜN OLUŞMA AŞAMALARI: Ney sarı ve budaklı, düzgün kamıştan yapılır. Ney yapımında kullanılan kamışın boğumlu, özellikle dokuz boğumlu olması gerekir. Yarım açılan en üstteki boğum dışında, öbür yedi boğum yeri tümüyle açılır. Altısı ön yüzde, biri arka yüzde olan yedi perde deliklerini açmak için neyin toplam boyunun 26'da biri ölçü olarak alınır. Arkadaki delik tam ortadadır.

....Ön delikler üçerli iki grup halindedir. İki grup arasındiki birim uzaklık bulunur. Her iki grubun delikleri arasında birer birim uzaklık vardır. Şah, dâvut, mansur, kızneyi, sipürde, müstahsen, yıldız, bolahenk gibi her biri değişik adla anılan çeşitli boylarda birçok ney türü vardır. Neyin boyu ne olursa olsun, delikler arasında aynı orantı bulunur. Çalgının üflenen ucuna boynuz,fildişi, kemik yahut abanoz gibi maddelerden yapılan BAŞPARE denen koni biçiminde bir ağızlık takılır. Boğumların çatlamasını önlemek amacıyla kamışın iki ucuna da PARAZVANE denen ve çoğu kez gümüşten yapılan bir bilezik geçirilir. Bu aşamalardan sonra ney günümüzde kullandığımız şeklini alır.

 
 

NEY'İN SES ÖZELLİKLERİ

 

.....Ney zengin ses gücüne ve rengine sahip bir sazdır. En önemli ses özelliği ise çeyrek sesler dahil, 128 ses elde etmek mümkündür. Bunun yanında oldukça basit bir müzik aleti olan ney, diatonik (ikili), kromatik (yarım tonlu ses dizisi) sesleri kolaylıkla verebilir. Neyin ses alanı üç sekizli kadardır.

 

....Neylere, çıkardığı ses dizilerine ve yapılışlarına göre, diyapozonun La (dügah) tonu, La (dügâh) sayılırsa mansur, si bemol (kürdi) sayılırsa mansur mabeyni adı verilir.

 

NEY'İN ÇEŞİTLERİ

 

.....Gerçekte her birinin temel sesi gamın yedi sesinden biri olan boy, ahenk ve kalınlık bakımından birbirinden farklı yedi ana ney türü bulunur: DAVUT, BOLAHENK MABEYN, MANSUR, ŞAH, KIZ NAYI, SÜPÜRDE.

 

.....Temel sesi Fa diyez, do diyez, la diyez gibi bir ara ses olan neyler de vardır. Bunlar genel olarak MABEYN NEYLER olarak adlandırılmıştır. Bu neyler ahenklerine göre, yarım ses daha dik ahenk içerir. Her mabeyn ney, temel sesi kendisininkinden yaklaşık yarım ton daha pes olan ney�in adıyla birlikte anılır.

 

.....Diyapozonun La (dügah) tonu, La (dügah) sayılırsa Mansur, si bemol kürdi sayılırsa Mansur Mabeyni, si koma bemol (segâh) sayılırsa Şâh, do (çargâh) sayılırsa Davud, re bemol (hicaz) sayılırsa Davud Mabeyni, re (neva) sayılırsa Bolahenk, mi bemol (hisar) sayılırsa Bolahenk Mabeyni, mabeyni mi (hüseyni) sayılırsa Süpürde veya Ahteri, Fa (acem) sayılırsa Müstahsen, Fa diyez (evc) sayılırsa Müstahsen Mabeyni, Sol (gardaniye) sayılırsa Kız neyi, La bemol (şehnaz) sayılırsa Kız neyi Mabeyni adı verilir.

 

.....Bir sekizli tiz ses veren neye ise NISFIYE denir. Bu neylerin boyu asıl neylerinkinin yarısı kadardır ve nısfıyeler neylerden bir oktav daha tiz ses verirler.

 

NEY NASIL ÇALINIR?

.....Neyin perde delikleri, her iki elin ilk üç parmağıyla (baş parmak dışında) kapatılır; serçe parmaklar hiç kullanılmaz.

.....Arka delik ise sağ elin baş parmağıyla kapatılır. Sol el, sol dize hafifçe dayanır; böylece ney yaklaşık 45 derecelik açıyla ağza dayanmış olur. Bu durumu rahatça sağlamak için ney genel olarak oturarak çalınır. Dudaklar BAŞPAREYE yandan bastırılır.

.....Doğu müziğine özgü ara sesler, bazı deliklerin yarım ya da çeyrek açılmasıyla elde edilir. Ana sesler ise belli deliklerin tam açık ya da tam kapalı olmasıyla çıkar.

 

NEY'İN TARİHÇESİ

 

.....Türkiye dışında İran ve Arap ülkelerinde de yaygın olarak kullanılan üflemeli bir çalgıdır. Ney, Anadolu ve İran�da 12. ve 13.yy da yaygınlaştı. Mevlana�nın Mesnevi sinde bu çalgının adı çok sık geçmektedir.

 

.....Mesnevi, (Bişnev ez-ney.....:Dinle neyden ..........)sözleriyle başlar. İlk 18 beyitte önce ney konuşur.

 

.....Ney gerek çalgı olarak, gerekse Mevlana�nın yüklediği mecazi anlam bakımından Mevlevilikte önemli bir yer tutar. Mevleviler�ce kutsal sayılan ve bu tarikatin ayinlerinde en önemli çalgı olarak yer alan ney, hemen hemen her dönemde, din dışı klasik Türk Müziği�nin başlıca üflemeli çalgısı olmuştur.

 

.....Hoca Gıyaseddin Nakkaş'ın (15.yy) eserinden ise neyin Doğu Türkistan�da kullanıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca Di-vanü Lügat-it-Türk�te ve Genceli Nizami�nin şiirlerinde nayi türki adıyle, neyden askeri müzik çalgısı olarak bahsedilmektedir.

.....Doğu ülkelerinde çok eski çağlardan beri kullanılan ney'in ilk örneği SÜMERLERDE görülür. M.Ö 280'den kalma bir tablette bu çalgı hakkında bilgi vardır.

.....Sümerlerin nâ adını verdiği bu çalgı do, re, mi, fa diyez, sol, la ve si seslerini çıkarabiliyordu.

.....Ney üfleyen, ney çalana NEYZEN adı verilmiştir. NAYİ ile aynı anlamdadır.

 

 

 

.....NEY İLE İLGİLİ BİR EFSANEYE GÖRE: Ney'in tanrısal sırları açıklayan bir çalgı olduğu belirtilir. Feridüttin Attar'ın Manku't-Tayr'da anlattığı bu hikayeyi, Öner Ruşeni NEYNAME adlı mesnevisinde ayrıntılarıyla işlemiştir.

 

.....Ney gibi boğumlu kamıştan yapılan, ama deliklerinin düzeni değişik olduğundan, çalma yöntemi de farklı olan bir üflemeli çalgı daha vardır. GİRİFT denen bu çalgı, cepte taşınabilecek ölçüde küçük boyutluydu. Girift 20.yy 'ın başlarında, unutulan çalgılar arasına girmiştir. Girift çalana GİRİFTZEN denirdi.

                       NEY NASIL ÜFLENİR?
Ney üflemeyi modern bir `metod`un yardımıyla öğrenebilmek ancak 1986 yılında Süleyman Erguner `in `Ney – Metod` adlı kitabının yayınından sonra bir ölçüde mümkün hale geldi. Peki geleneksel olarak bu çok önemli çalgıyı öğrenmek nasıl olurdu? Bu yöntemler hakkında ağızdan ağza aktarılıp bize kadar ulaşmış sadece bazı bölük pörçük bilgiler var. Ortak ya da yazılı bir metodun bulunmayışı elbette ki bu sazın öğretiminin yöntemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin, rivayete göre ney ustası çırağın nefesinin neyin ağız kısmına (yani başparesine) iyi intibak edip etmediğini anlamak için başparenin açık kalan bölümüne bir mum alevi tutarmış. Nefesin yumuşak ve sıcak olması ve bütünüyle neyin iç cidarına yönelmesi gerektiği için de, bu mum alevinin mümkün olduğu kadar az titremesine dikkat edilirmiş. Ayrıca, neyin her deliğinden çıkması gereken sesi talebeye iyice talim ettirmek için bir tek deliği açık bırakıp diğerlerini balmumuyla tıkama yoluna gidildiği de aktarılan rivayetler arasında. Ney hocasının çıraklarına çeşitli oktavlardaki sesleri elde etmek için belirleyici bir nefes tekniğini, yani `soğuk` ya da `sıcak` hava üflemek arasındaki önemli farkı öğrettiği de biliniyor. Doğal olarak, ney üflerken tam ve yarım perdeleri elde etmek için kullanılan çeşitli baş, dudak ve parmak pozisyonları da öğrenciye gösterilirdi. Bunu Yenikapı mevlevihanesi neyzenbaşısı ve şeyhi Abdülbaki Nasır Dede `nin (1765–1821) 1790`lı yıllarda kaleme aldığı `Tedkik ve Tahkik` adlı eserindeki ifadelerden anlıyoruz. Bu elyazmasında Abdülbaki Nasır Dede `nin her perdenin çıkarılması için tarif ettiği pozisyonlar bugün kullanılanlardan farklı değil. Bir de talebeye her sabah ilk iş olarak karnına en az yarım saat kadar neyde sadece dem sesleri üflemesi tavsiye edilirmiş. Dem sesler neyde net, tok, güçlü ve pürüzsüz bir şekilde duyurulması çok zor olan en alt oktavın sesleridir. Genellikle de öğrenci bu sesleri gereği gibi duyuramadıkça hoca diğer oktavlardaki seslerin öğretimine geçmezmiş. Neyden çıkan en kalın ses olan `kaba rast` sesinin hakkıyla duyurulması için alt delik hariç diğerlerinin balmumuyla kapatılması ya da talebenin uygun ebattaki bir boruya sürekli olarak üflettirilmesi de bu amaca yönelik olsa gerektir. Rivayete göre Mevlevi dergahlarında ney üflemeye başlayan çıraklara her şeyden önce `üç yüz gün` süreyle ve günde dört–beş saat sadece bu dem sesler üflettirilirmiş. Mutrıb heyetinde (yani mukabele sırasında müzik icra eden saz grubunda) neyzenlik yapmayı amaçlayan dervişlerin ancak `üç yüz gün dem üfledikten sonra` esas musıki meşklerine geçtikleri ve eser icra etmeye başlatıldıkları ney öğretimi konusunda aktarılan bir diğer anlamlı rivayettir. Ama bu meşakkatli sürecin esas itibariyle bir musıki sınavı mı yoksa bir tarikat çilesi mi olduğu da pek belli değil. Ney , çok uzun bir geçmişi olan, her dönemde büyük saygı görmüş ve birçok çevrede adeta kutsal bir çalgı olarak değerlendirilmiş bir müzik aletidir. Bu kadar önemli bir çalgının yirminci yüzyıl öncesindeki öğretiminin pedagojik ayrıntılarıyla ilgili bilinenler ise aşağı yukarı bu saydıklarımızdan ibaret. Bu bilgi kırıntılarının da belli bir sistematiğe oturmadıkları ve kalıcı bir pedagojik bütünlüğe kavuşmadıkları aşikar. Yukarıda saydığımız pratik ve pragmatik yöntemler daha çok tek tek öğreticilerin uyguladığı birtakım küçük meslek hilelerini, zanaatkarın zamanla öğrendiği bazı püf noktalarını andırırlar. On beşinci yüzyıl `Edvar ` yazarlarından Yusuf bin Nizamettin ise ney hocası bulmanın zorluklarından bahisle `eğer üstad bulmaz isen bu dediklerimize riayet edesin ki sana üstad yeter` deyip konuyu kapatır. Süleyman Erguner `in `Ney Metodu `nun yeni yayınlanan genişletilmiş ikinci baskısı bu alandaki boşluğu doldurmaya aday. Ney `in hocasız öğrenilebileceğini kabul etmeyenler bile Erguner `in metodunun pedagojik değerini teslim edeceklerdir. Fotoğraflar, ayrıntılı tarif ve çizimler, ses ve makam alıştırmaları, çeşitli egzersizler, Türk müziğinden örnek parçalar, ney `in tarihçesine dair özet bilgiler (ayrıntılı bir Erguner aile albümü) içeren 350 sayfalık bu ney metoduna iki tane de CD albümü eklenmiş. Böylelikle hocasını göremeyen öğrenci, hiç değilse alıştırma ve parçaları Erguner `in neyinden dinleyerek ondan meşk almış olacak.

kaynak:www.tumgazeteler.com

 
 
  Bugün 8621 ziyaretçi (13807 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol